Serdar’ın hayatı ralli

Serdar’ı çok eski tanırım. Tanışmamız 55, arkadaşlığımız 52 yıl oldu. Levent’te aynı mahallenin çocuğuyuz. Tanışmamız tabii otomobille ilgili olarak başladı. Sonra mahalle arkadaşlığıyla, beraber gezip tozma, kız arkadaşlarımızla beraber vakit geçirme, zamanın meşhur Hidromel gece kulübüne birlikte gitme, birçok şeyi birlikte yaptık ama parkurda hiç rakip olmadık! Aynı kulvarlarda yarışmadık. Serdar, her zaman her şeyin en iyisini yapmaya odaklı, adamın hayatı ralli. Gecede söylediği gibi, 1972’de ilk kez ralliye gittiğinden beri hayatı hep ralli oldu. Şükrü abinin dükkânı vardı, rahmetli Renç ile karşı karşıya hepimiz oradaydık. Orası bizim mektebimizdi. Serdar’ın babasının ve abisinin çok güzel otomobilleri vardı, Buick, onları kullanırdık. Bahadır abinin çok güzel bir 4.55 Buick’ı vardı, onunla gazlardık. Bende o zamanlar 2002 BMW vardı, meşhur yerimiz Adliye, Boğaz’da, her türlü şeyi yaptık. Serdar’ı Bodrum’a ilk defa ben götürdüm, annem tarafından Bodrum’lu olmam dolayısıyla. Çok uzun seneler arkadaşlığımız vardı. Bir ara kopukluk oldu ama aslında benim camiadan kopmam dolayısıyla idi. Serdar, hep bu işin içinde kaldı. Profesyonelliğe yöneldi. En son top noktaya taşıdı.

Serdar hayatı ralli olan bir adam. Otomobil ve ralli konularında çok bilgili, çok donanımlı. Bu işi yapanlar arasında A’dan Z’ye bu işi gerçekten iyi bilen ender kişilerden biri. Yarış nedir, otomobil nedir, otomobil nasıl hazırlanır? Mekaniği nasıl olmalı? Ne ile daha iyi gidersin? Mesela, benim yaptığım hata, Anadol ile başlayıp, çok kuvvetli bir Anadol yapıp hiçbir yarışı bitirememekti. Ama Serdar’dan bir tane Renault 12 aldım, akabinde yarış bitirmeye başladım. Çok specteküler değildi ama fena araba da değildi. Serdar’a ilk Mk2’sini ben verdim. Şehrin Anadolu yakasındaki Karting kulüpte verdim o arabayı. Benden aldıktan sonra çok güzel bir yarış otomobili yaptı. Hatta ilk gece, ki çok iyi hatırlıyorum, O’na teslim ettikten sonra ben eve döndüm, o esnada öğrendim ki Escort tutuşmuş, akü kablolarını çekerken elleri yanmıştı, öyle de bir anımız var.

1984 Mudanya tırmanma yarışına gittik, Serdar’ın Kasko garajından benim 131’e dört tane düşük profille yarış lastiği aldım arabaya. Eniştem Bursalı, meşhur iskenderci İskenderoğlu’nun eski yerinde yemek yiyeceğiz, grup halinde bayağı kalabalığız. Serdar, hatırladığım dördüncü porsiyon duble İskender’ini istedi. Patron da eniştemden dolayı beni tanıyor, ‘bu adam bir tane daha isterse döveceğim’ dedi. Çok gülmüştük. Serdar, çok yerdi, çok sigara içerdi. Sonra, Allah razı olsun Yeşim’den, Serdar’ı düzgün bir rotaya soktu. Aile babası oldu. Öncesi görünümü öyle değildi. Gençliğimizde Serdar’ın bir yola gireceği imkânı gözükmüyordu, Yeşim’den Allah razı olsun diyorum.

Serdar’ın 50’ncı yıl gecesinde geçmişten dolayı filmi geri sardım, ‘nerden nereye?’ dedim. Anadol’lardan, sanayideki rektifiye atölyesinden, atölye önünde motor yapmalardan, nereye kadar gelindiğini, saniyede nasıl gecelendiğini, hepsi gözümün önünden film şeridi olarak geçti. Gezmemiz tozmamız ayrı, yarış dünyasında kendine bir hedef tutturdu. O hedefi de buldu sanıyorum. Şahsi kanaatim, Türkiye’de bir başka kimsenin Serdar’ın başardığını başaracağını sanmıyorum. Serdar mükemmelliyetçi, fakat eline koluna on karpuz sığdırmak istiyor. Bunu gerçekten yapmak istiyor. Yapıyor mu, yapıyor. Yeni nesil sporcu yetiştirmek, Türkiye’ye bir şeyler kazandırmak, yeni insanları bu işe çekmek için verdiği aktivite daha fazla. Biz de dost ve arkadaş olduğumuz için, aslında yapmasa da biraz ikinci plana atıyor gibi oluyor. Yoğunluktan dolayı mecburen oluyor bu. Dediğim gibi Serdar, hobisi ile yaşıyor, yatıp kalkıyor. Biraz zor ama daha 60’ı, 70’i kutlarız. | Ralli Dünyası Dergisi, 28 Ocak 2025 : 22.10

Yorum yaz

ARŞİV

KATEGORİLER