Tırmanmada kopilot olsa çok daha başarılı olabilirim!
Orhangazi Tırmanma tamamı ile Sinan ve Gerçek’in katılma kararı ve benim Opel Astra’mı deneme isteğimle spontane gelişen bir karar oldu. İki yıl önce Astra’nın bozduğum ön düzenini Yüksel Özgür ile yoluna koyduk ve kaydımızı yaptırdık. Diğer eksikleri de yarış sonrası Peak Garaj Serdar Boz halledecek inşallah. Bir sonraki tırmanmaya daha hazır bir pilot ve otomobil göreceğiz. Orhangazi’ye giderken en büyük hedefim uzun süredir üzerine çıkmadığım otomobilimle rezil olmamaktı. Allah’tan her otomobile çabuk alışma kabiliyetimden dolayı iyi bir yarış çıkarttığımı düşünüyorum.
Burada en önemli konu benim tırmanmanın yapılığı yere hayatımda ilk defa gitmem ve yol hafızamın çok kötü olması. Tırmanmalarda kopilot olsa çok daha süratli ve başarılı olabilirim. Orhangazi yarışı parkuru yolu ile çok güzeldi. Servis alanı planlaması kötü ötesi idi. Organizasyon da “ödeme yaptın, yapmadın” kavgası ile başladı. Start almaya düğün alayındakilerle kavga döğüş ederek gittim diyebilirim. O sinirle de hata yaparak spin attım. Dönüşte de görevli arkadaşın beni servis alanına sokma isteği, karneyi almayışı üstüne tuz biber oldu. Zaten bizim yerimiz servis alanı giriş kapısından girdiğimiz takdirde ulaşmanız imkansız bir noktada idi.
Yarışta seyirci ilgisi, özlediğimiz seviyenin de üstünde diyebilirim. Önümüzdeki yıl bu yarış ile ilgili tavsiyem servis alanı planlamasının iyi yapılması. Bu seneki servis alanını kapalı park yapıp diğer büyük alanı servis alanı yapmaları. Orhangazi’den aklımda kalanlar; Murat başkanın köfteleri, üstüne üstlük Tuncay Kırbaş’ın inişte Astra’nın önüne atlayıp bana köfte ekmek vermesi. Selçuk Yalçın’ın Dinazor’a (Astra’nın lakabı) ağzı sulanarak bakışı. Yaşıma inanmayan Jandarma Başçavuşu ve onun yaşında oğlum olduğunu öğrenince suratının halini ömrüm boyunca unutmayacağım.